NEOS Soru Cevap

Glukozamin, normalde insan vücudunda üretilen bir amino asit-şeker birleşimidir. Vücutta kolajen sentezini arttırması ve mevcut kolajenlerin yıkımını azaltması ile eklemlerin sağlıklı kalmasına yardım eder. Ancak Glukozamin’in besin kaynaklarından alınması çok zordur. Bu nedenle takviye edici gıdalar vücudun Glukozamin ihtiyacı için gereklidir.
Eklem ağrıları ve yarattığı hareket kısıtlılığı orta yaşlardan itibaren hayatımızı etkilemeye başlıyor. Aslına bakarsanız yalnızca yılların yol açtığı yıpranmalar değil sık ve zorlayıcı antrenmanlar yapmak da başta diz eklemleri olmak üzere bütün taşıyıcı sistemi zorluyor.
Ortaya çıkan ağrıları dindirmenin bir yolu çeşitli etki mekanizmalarına sahip ağrı kesicileri kullanmak diğeri de bazı destek ürünleri denemek oluyor. Bunlar içerisinde en yaygın olarak tüketileni glükozamindir.
Vücudumuzda doğal olarak da bulunan glükozamin, şeker ve glütaminden oluşmuş protein benzeri bir maddedir. Görevi, hücreler ve dokular arasında bağ kurmaya yarayan yeni moleküllerin üretimine katkıda bulunmak olan bu madde, sülfür ile birleşerek aktifleşir. Yaşımız ilerledikçe vücudumuz yeterince glükozamin üretememeye başlar. Bu durum eklemlerimize yansır. Eklem aralıkları daralmaya, eklem yüzeyini kaplayan kıkırdak doku jele benzeyen kaygan yapısını yitirmeye başlar. Kısacası amortisörlerimiz eskir!
Geçen ay ünlü tıp dergisi Lancet’de yayımlanan bir makalede glükozamin ile ilgili yeni bir araştırmanın sonuçları yer aldı. Şimdiye kadar glükozamini bir tür ağrı kesici gibi düşünerek öneren hekimlerin de kullanıcıların da bilmesinde yarar olan sonuçlara göre glükozamin yıpranan kıkırdak dokusunu onarıyor, kayganlığı koruyor ve tabii ağrıyı da azaltıyor. Üç yıl süreyle, günde 1500 mg glükozamin verilen denek grubunun plasebo verilen diğer grupla karşılaştırıldığında dizlerindeki eklem aralığını koruması ise bu desteğin ne denli etkin olduğunun en büyük kanıtıdır.

Glukozamin,Kondroitin ve Kollajen normal şartlarda vücudumuz tarafından üretilmektedir.Kıkırdağın temel bileşenleridir. Ancak cerrahi oprerasyon,geçirilmiş travma ve özellikle ilerleyen yaş ile beraber üretimi azalmakta yada tamamen durmaktadır. Kıkırdağın sağlığı ve esnekliği için gerekli olan bu maddelerin eksikliginde Osteoartrit(kireçlenme) oluşur.Bu maddelerin eksikliği dışarıdan takviye edilebilir.

Osteoartrit (kireçlenme)’ in semptomatik (belirtisel) tedavisine yardımcı olduğu birçok kaynakta gösterilmiştir. Dışarıdan alınan glukozamin ,kondroitin veya kollajenin kıkırdağı uyardığı ve yeniden üretiminin yapılmasına yardımcı olduğu bilinmektedir. Böylece kıkırdak hasarının azalması ve eklem sıvısının artması hedeflenir.

Kullanım süresi, hasta ve hastalığın durumu(evresi), hastanın kullandığı diğer ilaçlara göre hekiminiz tarafından belirlenir.Yaygın kullanım 3 ila 6 ay arasındadır.

Metilsulfonilmetan, güçlü ve etkili bir ağrı kesicidir. Kullanılmaya başladıktan birkaç gün sonra ağrıda farkedilir azalma sağlar.

Hekiminiz teşhis koyduktan sonra size en doğru tedaviyi uygulayacaktır. Bilimsel kaynaklar, Tip II kollajen içeren ürünlerin kullanılmasını önermektedirler. Çünkü Tip II kollajen, hastanın şeker değerlerini değiştirmez.

Evet, eklemlerini fazla yoran sporcularda da glucosamine eksikliği görülür.

Kondroitin sülfat, kıkırdağa esneklik sağlayan içerikleri vermeye yardımcı olan ve eklemdeki kemiklerin sürtüşmesi sonucu oluşan ağrılı şişkinlikleri iyileştiren anti-enflamatuar etkiye sahip, protein molekülünün parçalarından biridir. Kondroitin sülfat, sinoviyal hücreler tarafından yüksek polimerize hyalüronik asit üretimini canlandırır. Sonrasında akışkanlık düzelir ve sinovial sıvı düzeyleri normale döner. İnsan sinovial sıvısındaki kondroitin sülfat izomer oranları kalça osteoartrit hastalarında hastalık şiddeti için bir belirteç olarak hizmet verebilir.

Sinerjik etki yaratırlar daha hızlı ve kalıcı bir sonuç oluştururlar.

Tabiyki bulabilirsiniz (NEOS KAPSUL) kullanabilirsiniz. Ayrı ayrı almanıza gerek yok NEOS kullanın.

Tedavi edici bir gıda takviyesidir.

Kıkırdak dokusu gibi yoğun sülfür içeren vücut parçaları yeniden tamir sürecinde aşırı sülfür ihtiyacı duyarlar. Burada glukozamin ve kondrotin kullanımının yanına eklenecek MSM gibi bir sülfür deposu yapım için ek kaynak sunar ve tamiri hızlandırır.Ayrıca MSM’in inflamasyonu azalttığını biliyoruz. Yani kronik egzersiz yapan ve sürekli iltihap yaşayan osteoartritli hastaların MSM kullanımı fayda sağlayabilir.

Devedikeni, antioksidan ve anti-inflamatuar özelliklere sahip olan ve yaygın olarak vücudu (özellikle de karaciğeri) zehirli atıklardan arındırmak için kullanılan bir bitkidir.

Bunların yanı sıra devedikeni, karaciğer hastalıkları ve safra kesesi sorunlarının çözümüne de destek olmaktadır. Süt devedikeni, toksinleri vücuttan dışarı çekerek ve karaciğeri hasara karşı koruyarak işe yaramaktadır.

Süt devedikeni bitkisinden elde edilen bir flavonoid olan silimarin geleneksel tıpta; güçlü antioksidan aktivitesi potansiyelinden dolayı, karaciğer hastalıkları için doğal bir çözüm olarak kullanılmıştır. Süt devedikeni; alkol tüketiminin zararlı etkileri, gıda tedariğimizdeki pestisitler, su tedariğimizdeki ağır metaller, soluduğumuz havadaki kirlilik ve hatta zehirler de dahil olmak üzere vücuttaki toksisiteyi tersine çevirmede etkilidir.

Süt devedikeni içinde bulunan antioksidanların; insüline dirençli hastalarda kan şekeri seviyelerinin düşürülmesine yardımcı olduğu, deneysel ve klinik çalışmalarda rapor edilmiştir.

Banyo, duş alma, diş fırçalama, el, yüz yıkama gibi dış beden temizliği için gösterilen sürekli çabaların yanında iç beden temizliğinin ihmal etmemeliyiz "İç bedenimizi ilaçlar, kimyasallar, hava kirliliği, GDO' lu gıdalar gibi etkenlerle oluşan atıklardan arındırmalıyız.

Taurin, amino asit çeşitlerinden biridir. Taurin yararları arasında; kalbin sağlıklı kalmasına yardımcı olma, antioksidan olarak çalışma, sporcuların kaslarını daha iyi performans sunması için uyarma ve nörolojik rahatsızlıkları olan birine yardımcı olabilecek rahatlatıcı, yatıştırıcı etkiler sağlamaya yardımcı olma gibi faydaları bulunmaktadır.

İnsanların büyük bir bölümünün, gün içerisinde tükettikleri besinlerden yeterli miktarda L-glutamin alamadığını bilmek önemlidir. Bu yüzden beslenme düzeninize L glutamin takviyesi eklemek, bağışıklık sisteminizi güçlendirmenin ve enfeksiyon ya da hastalıklarla savaşma yeteneğinizi geliştirmenin mükemmel bir yoludur. Hatta glutamin, kritik hastalığı olan kişiler için yaygın bir takviye haline gelmiştir.

Hesperidin; bioflavanoidler, P1 vitamini ve rutin ismi olarak bilinmektedirler. Bu vitamin vücudumuzdaki atar ve toplardamarlar arasındaki kılcal damarların geçirgenliğini artırarak, genel sağlığını koruyucudurlar. P vitamini genel damar sağlığını korumak, varislere, hemoroidlere, ülser, diabetik rahatsızlıklara ve varikosele iyi gelmenin yanı-sıra; vücutta hormon salgılayan bezlerin olağan çalışmasına büyük katkılarda bulunmaktadır.

NAC, Tylenol gibi ilaçlarda bulunan asetaminofenin doz aşımı olan insanlarda karaciğer tahribatını önlemek veya azaltmak için intravenöz olarak da kullanılabilir. Gluthione karaciğer detoksifikasyona yardımcı olur ve kurşun, cıva ve kadmiyum gibi metalleri bağlayabilir. Bu amino asit aynı zamanda akciğerlerdeki mukusta bulunan proteinleri parçalayabildiği için bronşit ve diğer solunum komplikasyonlarını tedavisinde kulanılır.

1. Kalın Bağırsak Kanseri Riskini Azaltır

Melbourne Kolorektal Kanser Araştırmasına göre, metiyonin, B vitamini ve diğer mineraller kalın bağırsak kanseri riskini azaltabilir. Çalışma folat, metiyonin, B6/B12 vitaminleri, selenyum, E/C vitamini ve likopen gibi antioksidan özelliği bulunan mikro besinleri de içeriyor. Çalışmalarda tüm vitaminler tek tek incelenmiş olsa da bulunan verilere göre metiyonin ve mikro besin maddelerinin tümünü içeren bir beslenme tarzının bağırsak kanseri riskini azaltabileceğini gösteriyor.

2. Parkinson Hastalarındaki Titremeyi Azaltır

Tedavi edilmemiş 11 parkinson hastası üzerinde bir çalışma yapılmış. Katılımcılara iki hafta ve altı ay arasında değişen süreler içinde L metiyonin takviyesi yapılmış ve sonuç olarak akinezi (hareket kontrolü) ve rijitede (katılık) düzelme olduğu ve daha az titreme meydana geldiği gözlemlenmiş . Bu araştırma metioninin Parkinson tedavisinde yararlı olabileceğini göstermektedir.

Buna ek olarak Parkinson tedavisi için çalışmalar sürdüren Michael J. Fox Vakfı, antioksidan enzim sisteminin ve özellikle metiyonin, oksidatif hasar ve dopam kaybına bağlı yaşlanmayı önlemede önemli bir rol oynayabileceğini düşünüyor. Sonuç olarak L metiyonin Parkinson hastalığı için potansiyel bir tedavi olabilir.

3. Kemik Gücünü Oluşturur

Metiyonin, kemikler üzerindeki etkisinden dolayı atletik faaliyetlerinizi güçlendirir ve hatta kilo vermenize yardımcı olur. Metiyonin ve dayanıklılık egzersizinin vücudu nasıl etkilediğini daha iyi anlamak için, Tayvan’daki Ulusal Cheng Kung Üniversitesi Beden Eğitimi, Sağlık ve Hobi Çalışmaları Enstitüsündeki araştırmacılar farelerin bir kısmına metiyonin bulunan gıdalar ve diğer kısmına metiyonin bulunmayan gıdalar verdi. Sekiz haftanın sonunda, metiyonin takviyesi alan farelerin kemik hacmi, kemik mineralizasyonu ve mineral içeriğinde gelişme olduğu gözlemlendi

Sonuçlar, dayanıklılık egzersiziyle kombine edilen metiyoninin, kütleyi düşürürken kemik kuvvetini arttırdığını göstermektedir. Atletik performansa yardımcı olduğu iddasının nedeni bu sonuçlar olabilir.

4. Kilo Vermeye Yardımcı Olur

Kreatin metiyonin’den gelen bir maddedir ve kreatin atletik performansı geliştirirken aynı zamanda vücudun kas ile yağ oranını dengeler.

Bu konuda araştırmalar halen devam ediyor fakat 14 erkek judocu üzerinde yapılan bir araştırmada, enerjinin oksijen alımı ve kan laktat ölçümleri üzerindeki etkisi değerlendirildi. Sonuç olarak kreatin kaynaklı kilo kaybı ve sağlıklı kas yapısında artış gözlemlendi.

5. Uyuşturucu Bağımlılılarının Tedavisinde Yardımcı Olur

Journal of Neuroscience uyuşturucu bağımlılığında metiyoninin etkisini görmek için kokain verilen fareler üzerinde bir araştırma yaptı. Deneklere metionin verildiğinde kokainin fareler üzerindeki etkisinin azaldığı ve bağımlılık seviyelerinin düştüğü gözlemlendi. Bu konuda daha birçok araştırma yapılmasına ihtiyaç var fakat yapılan araştırmalar L metiyoninin bağımlılara ve uyuşturucuyu bırakma aşamasında olan kişilere karşı yardımcı olabileceğini gösteriyor.

6. Karaciğeri Destekler

American Society of Nutrition’ın araştırmalarına göre metiyonin, alkolik kişilerin karaciğer rahatsızlıklarında etkili olabilir. Karaciğer hastalıklarının nedeni genelde yetersiz beslenmedir fakat alkol tüketimi de baş nedenlerden biridir. Araştırmalar, metiyoninin, özellikle de SAMe’nin, folat , B6 ve B12 vitaminleri ile birleştiğinde karaciğer hastalıklarının tedavisinde yardımcı olacağını gösteriyor.